Okul öncesi dönem, çocukların kendi doğalarında var olan öğrenme sevgisini, genel bilgi birikimlerini zenginleştirdikleri, başkaları ile ilişki kurma, uzlaşma gibi sosyal beceriler geliştirdikleri, çevreye ve dünyaya açıldıkları dönemdir.
Anaokulları, ilkokula geçiş sürecinde çocuklarda değerli izler bırakırken önemli olan “Çocuğun Hala Çocuk Olma Yolunda Devam Eden Süreci”dir. Okul öncesi eğitimi, çocuklarının okula hazır hale getirilmesi, akademik bilginin oyun saatinin yerine geçmesi, ilkokul birinci sınıf becerilerinde öğrencinin uzmanlaşması ya da öğrencinin başarısını değerlendiren standant testlere sırtımızı yaslamak değildir.
Okul öncesi müfredatı geleneksel eğitim metodlarının yanında bireysel ve grup aktiviteleri, dinlenme, düşünme, planlama, değerlendirme gibi etkinlikleri içerir. Yaş grubunun gelişimsel özelliklerine uygun olarak tasarlanmış bir okul öncesi sınıfı, çocukların benlik kavramını ve benlik saygısını geliştirirken aynı zamanda onların kültürel kimliklerini oluşturma, bireysel olarak güçlü oldukları alanlar hakkında farkındalık sağlama ve bağımsız hareket edebilme becerilerini geliştirir.
Bu dönemde kendilerine sunulan sevecen ve duyarlı yetişkin rehberliği ile çocuklar, özyönetim becerilerini geliştirir, kendi davranışlarını kontrol etme konusunda olgunlaşırlar.
Bu aşamada hepimizin bildiği gibi çocuklar, doğuştan gelen öğrenme isteği ve merakına sahiptirler.
Bu merakı ve öğrenme isteğini arttıracak, çocukları gelişimsel ve entellektüel alanlarda geliştirecek iyi bir okul öncesi sınıfında olması gereken 10 özelliği birçok kaynak şu şekilde sıralamıştır.
1- İyi bir okulöncesi sınıfında çocuklar, materyallerle ya da arkadaşları ile oynarlar ve çalışırlar. Amaçsızca başıboş gezinen olmadığı gibi uzun süre sessizce masada oturmaya zorlanan çocuk da yoktur.
2- Bloklar, resimli kitaplar, boyalar, kuklalar, yap-bozlar, legolar, kutu oyunları gibi birçok aktiviteyle gün içinde meşgul olurlar. Bir öğrenci her anının arkadaşları ile aynı şeyleri yaparak geçirmez.
3- Öğretmen bireysel olarak öğrenciler ile çalıştığı gibi küçük ve büyük gruplar ile etkinliklerini sürdürür.
4- Sınıflar, öğrencilerin kendi yaptıkları ürünler ile doludur. Sergileme çocuklara eşit hak tanıdığı gibi aynı zamanda tek, iki ve üç botyutlu ürünler olmak üzere çeşitlilik gösterir. Sergileme alanları sıklıkla yenilenir.
5- Çocuklar rakamları, birçok matematik kavramını, harflerin bir sesi belirttiğini hergün sürdürülen takvim ve yoklama çalışması, etrafta gördükleri başlıklar yolu ile günlük hayatın bir parçası olarak öğrenirler. Bitki ve hayvanların doğal yaşamını araştıran etkinlikler, grup ile birlikte yenen öğle yemeği ve ikindi kahvaltıları, mutfak etkinlikleri, bahçe oyunları çocuklar için tasarlanmış anlamlı etkinliklerdir.
6- Çocuklar anaokulunda uzun süreli oyun ve keşif fırsatlarına sahiptirler. Projeler üretirler. Ürettikleri bu projeler üzerinde tekrar tekrar çalışarak, dönüşümlü düşünme fırsatları bulurlar.
7- Çocuklar her gün açık havada oynayacak fırsat bulurlar. Doğa ile baş başa kalırlar, keşfederler, üretirler. Bu zaman aralığı hiçbir yapılandırılmış oyuna tercih edilemeyecek kadar değerlidir.
8- Öğretmenler çocuklara gün içinde hikaye zamanı olarak sınırlandırılmış bir zaman aralığı olmadan sıklıkla kitap okurlar. Çocukların kitapları kendileri anlatarak resimli okuma yapmaları için fırsatlar yaratırlar.
9- Program desteğe ihtiyaç duyan öğrencileri destekleyecek, beceri olarak gelişmiş öğrencileri daha da geliştirecek esneklikte tasarlanmıştır. Çocuklar becerileri, öğrenme deneyimleri ve ilgileri ile birbirlerinden farklıdırlar. Dolayısıyla her çocuk aynı zaman, aynı etkinlik ve aynı yöntem ile öğrenmez.
10- Çocuklar ve veliler okula karşı pozitif tutum sergilerler. Çocuklar bu anaokullarına gitmekten keyif alırken, veliler çocuklarını güven ile anaokuluna teslim ederler.
Her anaokulu sınıfı ve müfredatı öğrencilerin özelliklerine ve ilgi alanlarına göre farklılık gösterir. Aynı okulda her sınıfın, her öğretmen ve her çocuk gibi ayrı bir ruhu vardır. Ortak olan tek şey çocuğun bütünsel gelişiminin hedeflenmesidir.